Cumartesi, Eylül 26, 2009

Bülent Ersoy ve Gülben Ergen Tartışması... Popstar Alaturka

Sanatini cok sevdigim Bülent Ersoyun kendi eliyle kendisini hic yakismayan bir polemige götürmesine üzüldüm. Yillardir disarda yasadigimdan dolayi, Gülben hanimi ve sanatini cok az tanidigim halde, ona büyük bir saygisizligin yapildigi kanaatindayim.

Ben şuyum, sen şusun yada ben senden bilgiliyim, sen benden az biliyorsun falan filan demekle kimse büyümez ve böyle konusmaklada kimse kücültülemez. Diyelimki Gülben Ergen hanim cok yeni ve daha acemi bir sanatci olsaydi bile, ona karsi böyle tavrin cok ayip oldugunu saniyorum. Kimsenin kimseyi baskalarinin önünde kücük düsürmeye hakki yoktur. Ve insanlar birisine yardim edip ömür boyuda hatirlatirsa, o yardimin kalitesi inmis olur. Bülent Ersoyun Gülben Ergene söyledigi sözleri ben cok ayipladim ve kendisine yakistiramadim.

Saniyorumki, eger adini bu seviyede hatirlatmak istiyorsa, Bülent Ersoyun Popstar Alaturkadan sonra piyasalardan gururla cekilmesinin zamani geldi.. Yoksa, gittikce o büyük alin terleriyle halkin kalbinde aldigi yerden zorla indirilir ve yazik olur.. Meyva olunca düsermis, Bülent haniminda yavas yavas bunu bilmesi lazim. Zeki Müren bey tam dogrusunu yapti ve beklenmedik bir anda geri cekildi.

Gülben hanim herseye ragmen gayet saygili davrandi ve söylediklerinde cok hakli. Herseyden önce kendine olan saygisindan dolayi bu yersiz sözleri kabullenemez, kendine bir cocuk muamelesi ettiremezdi Ben Gülben hanimin davranisini cok begendim ve kendisini bu gösterdigi disiplin icin kutlarim. Disiplinli insanlarin serveti diger servetlerden daha cok göze batar. Ve Bilmis insan biliyorum diye devamli hatirlatirsa,karsisindakileri biktirir ve bildiklerinden sogutur. .. Insallah Gülben hanim bu olaydan sonra Popstar Alaturkadan geri cekilmez. Eger o giderse, yüzde yüz Ebru Gündes hanim geri gelir. Benim icimden bir his diyorki, Gülben Ergenin Popstardan ayrilmasini ve Ebru Gündesin gelmesini isteyenler var.. Bakalim önümüzdeki haftalar orada kim oturacak. !?

Herseyin bir tadi ve lezzeti vardir, konusmanin ve kendini anlatmaninda lezzetli olmasi icin biraz dikkat edip dozunu kacirtmamak lazimdir.

Ayrica Armagan Caglayan beyin babasini topraga verdigi üzüntülü gününde hala ben A Class sanatciyim, sen B Class demek ve bizi imtihan etsinler görelim kim daha cok biliyor gibi sacmaliklar cok yersizdi. Daha bir kac saat önce dünyanin gecici oldugunu tekrar gören bir kisinin böyle bir günde daha mütavazi olmasi gerekirdi. El acip dua etmekle degil, insanlara kalpden gülüp anlayis göstermenin daha sevap oldugunu saniyorum.

Almancada bir atasötü derki:

Konusmak gümüş, susmak altindir..

keske Bülent Ersoy bunlari biraz ciddiye alsada, bir daha böyle utandirici bir duruma düsmese. Bazi yaslanmak istemeyen insanlar yaslandikca daha bir tavra girip bulunduklari iyi pozisyonu elleriyle kötülestirir ve sevenlerini kendinden soguturlar.

Mevlana'ninda bu konuda cok güzel bir ögütü var:



„Her Dil, Gönlün Perdesidir. Perde Kımıldadı Mı, Sırlara Ulaşılır.“







Salı, Eylül 22, 2009

22.09.2009- Euro, Dollarda yinemi ayni strateji?- Dollar alip, beklemenin yine tam zamani!

Euro yükseliyor fakat bu Euro Ülkelerine faydalimi? Tabiiki hayir!

Eger imkaniniz var ve bir kac ay sabredebilirseniz, alabildiginiz kadar Dollar alin. 05.11.2007 dede Dollar cok düstügünde bir rüya görüp ayni seyi almanca sayfamda yazmistim.. Müsterilerimden cogu o zaman Dollar alip, sonra satinca güzel kazanclar yaptilar. Dollar tekrar yükselecek ve sizde bundan faydalanip paranizi cogaltabilirsiniz. Euro cok yüksek, cünkü USA nin Ortadogu planlari icin acele ve cok paraya ve bu dolaydan gayet tabiiki exporta ihtiyaci var. Dollar yükselir yükselmez Barack Obama Euro Kullanan ülkelere bu arkadasca davranmalirina tesekkür eder. Tabiki bu tesekkür kamuoyunun önünde degil yalniz iki yada dört fakat en fazla 24 göz arasinda olur.. Sizde bu sansinizi kacirmayin..

Bol sanslar!

Almanca Orijinal yorumum

Pazartesi, Eylül 21, 2009

Şeker Bayramınız kutlu olsun‎. Tedora'nin Bayram dilegi.

Eger insanlarin yalniz iki rejim arasinda secme haklari kalirsa, kendine en az zarari olanini ve en degerli hakki olmasi gereken hürriyetini koruyani secer..

Onun icin ben Türk ordusuna evet ve iyiki varsiniz sayin Basbug ve askerlerimiz diyorum..

Türkiye sarikli, cübbeli olmayacak! Atatürkün gelecek nesillere miras biraktigi uygarlik hediyesini anlayan her bir türk, cumhuriyet ve hürriyetin tarihten silinmesini katiyen kabul edemez.

Demokratiyi cübbe, sarik, yapma ve polemik dincilikle sulandiranlar; "asker sunu yapti, bunu yapti" diyerek, suclari yalniz askere yüklemeye calisiyorlar. Eger bazi yalniz kendini cikarini gören güya politikacilar uygarlik yolundan ayrilmasalardi askerin vazifesi yalniz -eger lüzum olursa- ülkeyi korumak olurdu... Anayasa bunu böyle belgelemisti.

Benim bu bayramda bir hayalim oldu: Keske bir alaaddinin lambasindan bir cin bana sorsa, ne dilegin var diyede bende desemki...



Türk halkina yardim et.. Sakin ha, yiyecek, icecek, ilac, para ve is vererek degil.. Bir anda herkes okuma yazma ögrensin, kendi okuyup, karar verebilsinki, bütün dertlerini kendisi cözebilsin.. Okuma yazma bilmeyenler cahillikten ve dilencilikten kurtulsun..

Şeker Bayramınız kutlu olsun‎...

Tedora

Cuma, Eylül 18, 2009

Cem Garipoglu, Hayyam Garipoglu, Süreyya Karabulut ve Cemil Baran

Cem Geripoglunun yakalanmasindan bir kac saat önce yazdiklarim hemen hemen dogrulandi, Cem bulundu. Daha öncedede yazdiklarima dikkat edilirse, Baba ve anne Garipoglundan daha cok, amcasi Hayyam Garipoglu benim rüyalarim ve meditasyonlarimda cikmisti. Tabiiki bazi yazmadigim hislerim oldugu halde onlara dayanan gizemli cümleler kurmustum. Bazilarini ilerde acikliyacagim, daha cok erken, Cünkü cinayetin en kisa yoldan cözülmesinin 100% istendiginden daha emin degilim.

Bugünkü meditasyonumda Cemil Baran ve Süreyya Karabulutu gördüm. Ikiside kucaklasmis, dertlesiyor ve cocuklar gibi agliyorlardi. Bir asfalt yolun kenarinda, özel bir arabaya yaslanmis oturuyorlardi. Uzaktan gärünen suyun bir denizmi yoksa gölmü oldugunu bilemiyorum. Süreyya beyin üstünde cizgili bir pijama, Cemil Baranin üstünde siyah bir pantalonla kirmizi bir gömlek vardi. Arabanin kapisinda Fevzipasa acil servisi yaziyordu. Icler acisi bu görüntü benide cok hislendirdi ve aglatti.. Bu meditasyondan elde ettigim hislerimi simdi sizlerle paylasmak istiyorum.

Cemil Baran kamuoyuna anlatilanlardan daha cok detaylar biliyor ve söyledikleri katiyen hayal ürünü degil. Hayyam Garipoglu bütün önemli bilgileri bilen merkez kisi, ayni zamanda cok hirsli, cok kuvvetli ve yolunun sonuna kadar nasil olursa olsun ulasan bir sahsiyeti var.

Cemil Baran cok korkuyor ve korkusu uydurma degil, ciddi bir sorun. Bu ise para icin girmis ve bu kadar karisacagini hic beklememis. Safligindan kaynaklanan ve kendisi daha basarili insanlarlada güresebilecek durumda bir kisi sanip, büyük hata yapmis. Simdi hayat korkusu icinde, kontrolsuz aciklamalari ile adeta kamuoyuna yalvariyor, beni koruyun diye.

Anne Karabulutun fakat daha cok baba Karabulutun ve Cemil Baranin cok dikkatli olmalari ve kendilerini iyi korumalari lazim. Eger Karabulut ailesindeki fertler azalir ve susmak mecburiyetinde kalirlarsa, Cem Garipoglu konusu bir kac ay boyunca yogun telasli ve gayet planlanmis bir kamuoyu tiyatrosuna cevrilir ve yavas yavas unutturulur. 11190910 21:21 O.S.E

Link: 16.09.2009 Münevver Karabulut cinayeti ve Cem Garipoglu

Link: 07.09.2009 Münevver Karabulut cinayeti ve esas sebebi..!?

Link: 03.09.2009 Süreyya Karabulut'a Haksizlik ediliyor.. Günah oluyor..

Link: 19.07.2009 Yakinda Cem Garipoğlu Yakalandi" diye haberler okunacak.

Link: 11.06.2009 Münevver Karabulut, Cem ve amcasi Hayyam Garipoğlu- Meditasyon

Link: 01.05.2009 Cem Garipoğlu ve Mehmet Nida Garipoğlu - Rüya

Çarşamba, Eylül 16, 2009

Münevver Karabulut cinayeti ve Cem Garipoglu

Münevver Karabulut cinayeti zanlisi Cem Garipoglunun bulunmasi, Cinayetin üzerinde gezen karabulutlari dagitmiyacak. Eylül ayin icinde Cem Garipoglunun bulunmasi insanlari ne kadar sevindirse bile, cinayet hakkinda dahada cok karisiklirlar getirecek, yeni sorular ortaya atacak. Yakinda atilacak sevinc cigliklari kisa süre sonra tekrar üzüntüye yer verecek. 9- 9- 18- 17:17

Pazartesi, Eylül 07, 2009

Türkiye anayasasinda çözülemiyen Türban zorluğu- Yorum

Hepimiz türkiye cumhuriyeti anayasa kanunlarinca resmi yerlerde dini giyimlerin yasak oldugunu biliyoruz. Laik rejim taraflilarinin rahatsiz olduklari bu durum hakkindaki düsündükleri fakat tatmin edici bir cevabi olmayan sorular dan bazilari söyle;

1- Madem yasak, nasil olurda Çankaya Köşkünde hala kanuna dayanarak türban yasaklanamiyor?

2- Mesela gurur duydugumuz sayin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya nasil bu duruma karsi verimli adimlar atamiyor ve devamli aksatiliyor?.

Cevabi esasinda cok kolay ve mantikli;

Su anda büyük konu olan Türbanin 60 larda Şulebas türbani olarak tanitilan Şule Yüksel Şenlerin bir bulusu oldugunu bilenlerin sayisi gittikce cogaliyor.. Yanibu ayni zamand bizim simdi tanidigimiz türbanin daha cok yeni bir bulus oldugudur. Atatürkün ögütleri arasinda Sapka, Atki, Kravat vs. gibi modern giysilerin yasak olmadigi bizzat kanitlanir. Diyelimki Hayrünnisa Gülün Türbanida resmi yerlerde anayasanin yasak giyimleri üzerinden yasaklanmak istenir.. Saniyorumki bu imkansiz olur.. Cünkü bu akillica daha 60lardan beri insanlara basörtü yerine yavas yavas büyük kampanyalarla sunulan türbanin arkasindaki fikir, bu belli kanunlara dokunmadan onlari hice saymak icin en kolay yoldu..

Eger dikkatli bakarsak, su anda Çankaya Köşkünde gündeme giren ve resmi olarak takilan Türbani ne islam simgesi olarak, nede yasak giyim olarak cumhuriyetin kurulusunda kimse tanimazdi.. Bilinmeyen ve daha olmayan bir seyin yasak edilmesi tabiiki mümkün degil. Büyük Atatürkümüz cok seyi önceden sezip önceden onlara fren yerlestirmiski, bize en büyük hediyesi cumhuriyet rahat rahat büyüsün diye. Fakat böyle zik zakli bir yoldan dinciligin geri getirilmesi onun bile aklindan gecmemiski...Zaten bizlerin tekrar geriye gidecegine inanmis olsa, bize o kadar güvenmeseydi, cumhuriyet gibi bir degeri biza layik görmezdi.

Saniyorumki, bu hakikat hem laik cumhuriyetin kurallarini koruyanlarla bu kurallari ezenler arasinda cözülmesi en zor konu.. Hayrünnisa hanim türbanini herzaman benim özel moda zevkim diyerekte koruyabilir ve yasaklari hic saydirir.. Hakimlerimizin kanunen ona karsi gelebileceklerini sanmiyorum, cünkü Şulebas Türbani ayni Hermes Örtüleri gibi bir marka, bir moda trendi olarak anayasada ismiyle gecen bir konu olamazdiki... Adeta, bilerek sanki kanunlari gecersiz yapmak icin icad edilmis bir yeni moda bas baglayisi... Askerimizin ve Yargimizin kaldigi bu zor durum, benim anlayasima göre türkiye yasalarini alay edercesine ve Atatürk Laik ögütlerini gülünç bir duruma düsürmek icin seneler önce cok dikkatle hazirlanmis sistematik, uzun strajeli bir politika Projesi..

Keske su türban ve kara carsaf gibi anayasada belirli bir sekilde YASAK olan giysiler ayri ayri konular olarak gündeme girse, herhalde kanunlari kullanmak daha kolay olur.. Insanlar elma ile armutu karistirirlarsa sonunda yalniz komposto çikar.. Politika kompostosuda yalniz Türbana bakarken kara çarsaflari, sarik, cübbeleri çogaltir ve kontrolü elden alir. 19.09.2007 de almanca yazmistim: Türkiyeye türban yalniz basina gelmiyecek.. Cübbe, sarik, Karacarsafida yaninda getirir diye ve... aynen öyle oldu!.

Ben Türbanin manasinin ne oldugunu anladiktan sonra artik kendi kendime baska sorular soruyorum.. Cevap ariyorum..

1- Neden eski hükümetlerin ve belediyelerinin Şule Yüksel Şenlerin sehir sehir gezip, Türbani din konularina deginerek tanitmasini bilakis desteklediklerine..

2- Genel kurmayimizin ve askerimizin ozamanlar niye bizzat hanimlari kapatan bir tanitma kampanyasini pek hesaba almadiklarina.
.
3- En gec Emine Erdogan hanimin 1977 sularinda Şule Yüksel Şenlerle bir toplantida tanistigi simdiki basbakanimizla hem evlenip hemde önce bu yeni moda Türbani taktigini gördükten sonra, Laik Türkiyeyi koruyanlarin bu konuyla daha cok ilgilenmediklerine...

şaşırıyorum ve hala anlayamiyorum.

Münevver Karabulut cinayeti ve esas sebebi..!?

Münevver Cemin ismini cagirarak ve kolundaki koskoca bir saate baka baka biraz yokus bir dar yoldan asagiya dogru kosuyordu. Üstünde koyu yesil cok zarif bir elbise vardi. Saclari piril piril parliyordu. Ayakkabi giymemis, yalin ayak kosuyordu. Cem hayatim üzülme, sen üzüldükce bende daha cok kahroluyorum diye.. Beraberligimiz bitti fakat askimizi bitiremediler.. Üzülme, üzülme diye hickira hickira agliyordu. Münevver cok cok güzel görünüyordu.. Cemi görmedim, fakat hissettim. Iki eliyle sanki agriyan kafasini tutuyor gibi idi. Anne ve babasi yine ne his olarak, nede baska türlü rüyamda idiler.. Amcasi Hayyam Garipoglunu bir ara hissetim, sanki Münevveri duyuyormus onun arkasindan kosuyormus gibiydi.

Elimden geldigi kadar, rüyamin yorumunuda yapacagim.. Benim bu rüya ile ilgili özel hislerim sudur.. Fakat rüyalarin duru görüslerdede oldugu gibi gibi yorumlanmasi hicte kolay olmaz.. Rüyadaki sembollerin manasi daha cok sonradan anlanir.. Yinede ben bu konudaki hislerimi yazacagim.


Münevver Karabulutun cinayetinin esas manasi Cem Garipoglunu ordadan kaldirmakti. Cem Garipoglu normal namuslu bir insanin aklinin eremiyecegi bir sekilde kullanildi, gelecegi yok edildi. Yalniz hesaplar beklenildigi gibi olumlu cikmadi ve sonunda hem Cem'i bitirecek hemde onu bitirmek isteyenlerin hayatlarini dahada cok bitirecek. Dikkatle bakilirsa, tarihtede hep aile arasinda ise gelmeyenler bir yoldan oradan kaldirildi. Cem cok genc oldugu halde, cok ciddiye alindigi icin bu üzücü ve insanlik disi olaylara karistirildi.

En son rüyamda Cem ve Münevveri hala öbür rüyalarimdada gördügüm gibi, birbirini cok seven iki genc olarak gördüm. Münevver Cem'in haline cok üzülüyordu. Cem'in Münevveri ciddi sevdiginden eminim. Bu rüya bu yüzden beni en cok üzen rüya oldu.. Iki genc insani kendi pis planlarinin gerceklesmesi icin acimadan kullanip ayiranlar. malesef hala tükenmemis. Ilk rüyamdada Cem'i korkusuz görmüstüm, ondan sonraki rüyamdaki korkusuda hic polis korkusuna benzemiyordu.

Para insanlari belki bir yerlere kadar getirir fakat paranin acmadigi yollarda vardir. Iste Münevver Karabulut cinayetin sonu öyle cikmaz bir yola geldiki, ne para acar nede sanilan kuvvetler.

Münevver cinayetinin ne satanik nede herhangi bir baska dini ayinle hic bir ilgisi olmadigindan eminim ve Münevverin aci sonunun bazi fantazi teorilere destek versin diye kullanilmasini ben cok ayipliyorum.


Bunu ilk yorumumda siir gibi yazmistim.. O siirde meditasyonumdan plansiz ve hazirlanmadan sanki bana yazdirildi... Yalniz siirdeki bazi kelimeleri Münevver Cinayeti hukuk yoluyla aydinlanmadan önce websayfama yazmamayi daha uygun bulmustum. 9- 9- 18- 17:17



Münevver karabulut Cinayeti
Önümüzdeki haftalarda-ne-olacak

Perşembe, Eylül 03, 2009

Süreyya Karabulut'a Haksizlik ediliyor.. Günah oluyor..

Münevver Karabulutun babasi Süreyya Karabulut türkiyede sanki türkiyenin konusulacak tek sorunu o imis gibi kullaniliyor.. Herkes ona kizarken, baskalari sevinerek islerine devam ediyorlar..

Süreyya Karabulut "Beni intihara sürüklüyorlardı.." diyor ve cok hakli!

Insanlar onun acisini ne cabuk unutup onu sanki bu olayin tek suclusu gibi hemen hemen bir meydanda hep beraber bir yüzüne tükürmedikleri kaldi..

AYIP! Bu hemen hemen cildiran adam bir insan ve kizini kaybetti.. Para durumu daha kuvvetli olarlarla onlarin usaklari tarafindan güzel bir senaryoyla bu hale getirildi ve tuzaga düsürüldü..

Uyan türkiye, kapatma gözünü.. yanlis insani sucluyorsunuz! Kimse artik sucluyla ve cinayetle ilgilenmiyor.. Yaziklar olsun, gözü olupda görmeyenlere.. Hepsi bu zavalli vatandasa sanki seriat kanunlarinda serbest olan taslama gibi acisina aci katiyorlar.. Yaziklar olsun seyredipte seslerini kisanlara! Yaziklar olsun seriati yavas yavas kabul edenlere!

Politika simgesi olan Türbandan, sariklar, sakallardan sonra, yavas yavas seriatada alisildi.. Lanet olsun insanim diyen fakat insanliktan hergün biraz daha uzaklasanlara..

Cok kisiler ayni Süreyya Karabulutun dedigi gibi, onu kendi cikarlari icin kullaniyor.. Yalniz Garipoglu ailesi degil, cinayetle ilgisi olmayan fakat bunu bir firsat olarak gören ve seriati bile seven kalpsiz insanlara..

Bu zavalli ve imkansizliktan kivrilan babanin acisinin ahi kimsede kalmiyacak..

Roma imperatorlugunun son yillarindada insanlari aslanlara yedirmekten ve aci cekenleri seyretmekten hoslanirlardi. Romalilar artik tam bir dejenere olmus insanlardi ve sonunda hakettikleri gibi yok oldular. Süreyya Karabulutun su andaki durumuda bana bunu hatirlatiyor..

Not: Cem ve Cemle neler oldugu ortaya cikacak.. Fakat.. yinede tam yikilan ve dagilan yalniz Süreyya Karabulut ailesi olacak. Insallah Süreyya bey acidan kizinin arkasindan gitmek istemez.. Yalniz o yasarsa bu islere biraz aydinlik gelir ve münevverin hatirasindaki ve insanlarin bilerek attigi lekeler azalir.

Çarşamba, Eylül 02, 2009

Atatürk yasasaydi, bizim Internetteki üzülmemize ve bu halimize ne derdi?

Sayin Vatandaslarim..

Bende cok sayidaki vatandaslarim gibi websayfalarima, bloglarima resimler, videolar yerlestirip üzüntülerimi bildirmek istiyorum. Fakat, biraz önce resim ve videolara bakarken aklima bir sey geldi ve sizlere bildirmek istedim. Acaba Atamiz simdi yasasaydi, bizlere ne derdi, ne nasihat verirdi diye düsündüm?

- Internette, Facebookta vesairede bana hasretinizi, sevginizi yazmaya saatlerce, aylarca yillarca devam edin ve bu arada memleket elden gitsinmi derdi, yoksa ne bu sizin haliniz, cumhuriyet, hürriyet böylemi korunur benim onurlu milletim diye gülümseyerek bizi utandirirmiydi?

Biz sizin gibi yalniz toplanip yazsaydik, fotograflar, videolar arasaydik, onlari birbirimize gösterseydik, kendi kendimizi alkislasaydik.. Simdi ne buralarda olurduk, nede türkiye cumhuriyetini kurabilirdik ve simdi hala arapca harfler kullanip, kim oldugumuzu bile unutmus olurduk... eglenerek, oynayarak vatan kurtarilmaz, sayin milletim... buna yalniz hepberaber zaman harcamak denir!-

Ne diyorsunuz, Atatürk bir günlügüne geri gelebilseydi bize böylemi konusurdu acaba?

Hepinize sevgi ve selamlar

Tedora
---------------------------------

Demokrati ile yönetilen bir ülkede Millet isverendir..

Not: Demokratinin kurallari vardir. Millet yalniz rey verip, tamam isim bitti demez. Demokrati ayni zamanda bir sorumluluktur. Eger milletler bu rey haklarini bilerek kullanirlarsa, demokrati icinde kralliga yol acilmaz.. Demokrati demek, millet kimi isterse secer, devlet islericýle görevlendirir demektir.. Cok SIK YANLIS secerce, alirlar haklarini elinden ve sesini sustururlar.

Demokrati ile yöneteilen bir Ülkenin Cumhurbaskanida dahil bütün Devlet memurlari Millete hizmet etmeleri icin secilen insanlardir. Demokrati ile yönetilen bir ülkede Millet isverendir.. Prusya krali büyük Friedrich II. zamaninda Bakanlara aylik bile verilmezdi. Cünkü bakanlik bir fahri görev gibi, maddi ihtiyaci olmayana devredilen onurlu bir isti.

Mustafa Kemal Atatürk- Son Vals hatiralari

Sevgili okurlarim.. Yazacagim o kadar cok sey varki, hangisini yazmanin zorlugunu cekiyorum.. Türkiye o kadar karistiki, benim yillar önce daha cok almanca ve birazda türkce yazdigim, türkiyenin gelecegiyle cekindigim yorumlar hergün sanki bir kabus gibi fakat hakikat oluyor..

Atamizin hatirasina bu son eglendigi gecenin videosunu sizlerle paylasmak istedim.. Onu hatirlamak en güzel yorumdur.. Zaten o herseyi önceden sezip bize aktarmis.. Onu dinlemek yeterde artar bile.

Birde Ingiliz Kralinin serefine Istanbulda verdigi ziyafette, elindeki tabaklari yere düsüren türk garsonu hakkinda söyledigi bana büyük bir güc verdi.. Atamiz İngiliz Kralı VIII. Edward'a durumu gururla söyle anlatmis...


"Bu Millete her seyi öğrettim, fakat Uşaklığı öğretemedim"



Hepinize sevgi ve selamlar, Türkiyemizin mahvedilmesine izin vermiyelim.. Atamizin kemikleri sizliyor.

Tedora
--------------------------------------------------------
Atatürk'ün son katıldığı balo, önce vals, sonra zeybek dansi